3.Göz
Necmiye Alpay yazdı.
İlki 1981'de yayımlanan çok sayıda şiir kitabı da bulunan A. Hicri
İzgören'in "Zaman Ayarlı" kitabındaki şiirlerde doğu, batıya
sesleniyor
"Zaman Ayarlı"
A. Hicri İzgören
Avesta Yayınları
‘Egemenin dilinde yazmak’, yazarlığın hallerinden biri. Kavram daha çok
‘sömürgecilik sonrası’ incelemeler bağlamında kullanılmakla birlikte, konu daha
geniş çerçevelerde de tartışılıyor ve egemen dilde yazanlar dil ve içerik
açısından bütün bir yelpaze oluşturuyor. Dünya edebiyatındaki örnekler
arasında, James Joyce, Yeats ya da Aime Cesaire gibi sömürge mensubu şair ve
yazarlar kadar, ‘dışarıdan biri’ olduğunu ilk elde fark etmeyebildiğimiz
Appollinaire, Joseph Conrad ya da Blaise Cendrars gibi sömürge dışı örneklere
de rastlanıyor. Konu çetrefil, bir yanda zora dayalı asimilasyon varsa, diğer
yanda ortak dilde yazmak gibi zorlayıcı bir insani ihtiyaç var.
Engellenen anadil
Konuyu açtım, çünkü egemen dillerden biri olarak Türkçe açısından da benzer
bir durum söz konusu. Türkçe bir yandan dünyanın egemen dilleri karşısında
tutunmaya çalışırken bir yandan da zora dayalı bir asimilasyonun aracı kılındı
ve süreç içinde Yaşar Kemal, Ahmed Arif ya da Cemal Süreya gibi anadili Kürtçe
olan çok sayıda yazar ve şairin yazı dili olageldi. Onların yapıtlarında Kürt
sorunu ve anadillerinin başına gelenler de su yüzüne çıkabilmiş değildi: Zorun
en mutlak dönemlerine denk gelmişler, yazıya geçmesi engellenen anadilleri,
sönümlenme sürecine girmişti. Kürt sorununun yazılı yapıtlara açıktan dert
olmaya ve önde gelen yazarların yapıtlarında kendini göstermeye başlaması şunun
şurasında yirmi kadar yıllık bir meseledir.
'Düşük yoğunluklu savaş' döneminde genç Kürtler Kürtçe okuma yazmayı çoğu
kez cezaevlerinde Musa Anter gibi aydınlardan öğrendi. Böyle fırsatlar
bulamayanlar yapıtlarını Türkçe yazıyor, ancak Kürt sorunu temel bir içerik
öğesi olarak çoğu durumda en lirik ve bireysel problemlerle iç içe.
Batı insanına seslenme
A. Hicri İzgören bu şairlerden biri. Sayısız düzyazısının yanında, ilki
1981’de yayımlanmış çok sayıda şiir kitabı ve son derece etkileyici şiirleri
var. Aşağıdaki iki dize, onun "Keder” adlı kısa şiirinden:
Dün burda
Oğlunun kemiklerini bulmak için adak adadı bir anne
Gerçekten de, Kürt illerinin yaşadıkları batınınkinden bambaşka. Epey
yazmışlığım vardır: Çeşitli vesilelerle doğuya gittiğimde konuştuğum Kürtler,
özellikle genç olanları, barış meselesine 'Batı Yakası'nda neden bu kadar az
ilgi gösterildiğini sorarlar hep, soruları gerçek bir şaşkınlıkla doludur.
Onların bu ruh hali, İzgören’in uzunca bir şiirinde olağanüstü bir sahicilikle
dile gelmiş: "Bekledik Gelmediniz”. Son zamanlarda okuduğum en önemli
şiirlerden biri olan bu şiir de, yukarıda andığım "Keder” gibi İzgören’in son
kitabı "Zaman Ayarlı”da yer alıyor. Ben özellikle bu şiirin, edebiyat tarihleri
kadar, toplumsal tarihlerde de kalıcı bir yeri olacağı ve çok anılacağı,
anılması gerektiği kanısındayım.
"Bekledik Gelmediniz” uzunca bir sitem şiiri. Şiirin adındaki "biz”,
ülkenin doğusunu, Kürtleri temsil ediyor, "siz” ise batıdır. Doğuya ait güncel
bir ruh, şiir boyunca batının insanına seslenmektedir. İlk dizeler şöyle:
Bir kelime bir satır bir bakış bekledik sizden
Hayat ferahlayacak yeryüzü genişleyecekti belki
Sizin için antenlerimiz açık oldu hep belki ararsınız diye
Aramadınız sormadınız
Şiir bütün trajikliğiyle haykırıyor olanları:
Kurban olduk cellat olduk
Suç olduk ceza olduk
Düş olduk gerçek olduk
Son dizelere kadar, geçmişte kalmış, gerçekleşmemiş bir gelecek zamanı ve
bunun sonuçlarını okuyoruz. Son dizeler ise son bir çağrıya adanmış...
Kitabın adını bir kez daha anarak noktalayayım: "Zaman Ayarlı”.