3.Göz

05-02-2023 15:50
3.Göz

Bir şair ölür, son mısralarında.

Şeyhmus Çakırtaş 

Meleyê Batê, Klasik Kürt Edebiyatının önemli şiar ve yazarlarından olup, din alimi ve aynı zamanda Kürtçe Mevlüd'ün de yazarıdır. Şiirlerinin toplandığı divan ve Zembilfroş adlı  manzumesi en çok bilinen eserleri arasındadır.

Şiirlerinde Betê mahlası kullandığı için Meleyê Batê olarak bilinir. Asıl adı Hesen Ertoşi'dir.  1417 yılında Hakkari’ye bağlı Batê köyünde doğmuştur. Duhok, Musul, Hewler ve Misk’te medrese eğitimi almış, 1491 yılında, Berçelan Yaylasında bir yolculuk sırasında kar ve tipiye yakalanmış, bunun üzerine sığındığı mağarada donarak hayatını kaybetmiştir. Mağarada donmadan hemen önce, yaşadığı ölüm anını dile getirdiği  son şiiri oldukça önemli bir eserdir. Dünya edebiyatında buna benzer bir örnek var mıdır bilemiyorum ama şiir oldukça sarsıcı duygular içermektedir.

Dolayısıyla Kürt Edebiyatında ki yeri, ölmeden hemen önce yazdığı şiirle daha da pekişmiş, dünya edebiyatına bu konuda benzersiz bir eser bırakmıştır.

Meleyê Batê Kürtçe’yi en etkili kullanan Meleyê Cezirê, Fekiyê Teyran gibi önemli  Kürt şair ve yazarların arasında yer alır. Kürtçe Mevlüd ve çok sayıda şiir ve Zembılfroş adlı destansı manzumenin yazarıdır. Bütün eserlerini Kürtçe yazmış ve oldukça da etkili edebi bir dil kullanmıştır.

Şair, yazar ve din alimi olmasının yanında, aynı zamanda toplumcu yönü ağır basan birisidir. Batê Hakkari Meydan Medresesinde Müderrislik yapanken halkın toplanan vergilerin altında ezildiğini görünce, Hakkari Beylerinden İbrahim Han Bey’in huzuruna çıkarak vergilerin düşürülmesi talep ettiği rivayet edilir. "Bu konuyla ilgili halk arasında dilden dile anlatılan bir söylenceye de göre ağır vergi borçlarından bunalan halk Melayê Batê’yi Mîr’in huzuruna gönderir. Mîr, halkın vergi borçlarını sileceğini, ancak Batê’nin karşılığında kendisine ne vereceğini sorar. O ise, "Mîr’im gücüm 150 öğrenciyi daha okutmaya yeter. Borçları silerseniz, 150 öğrenciyi daha alır, okuturum,” der. "*

Hayatı hakkında herhangi bir yazılı belge olmamasına rağmen, sözlü anlatımlardan kendisiyle ilgili bazı rivayetler günümüze kadar ulaşmıştır.

Bu rivayetlere göre Bate müderrislikten ayrılıp köyüne yerleşir, çocukları, gençleri eğitmeye devam eder.

Ancak bir süre sonra kimi araştırmacıya göre Mir İbrahim Han köyden ayrılmasını ister. Batê sonbaharın bitiminde, kışın başında tek başına köyden ayrılmak zorunda kalır. Mir Hesen Veli Medresesinin bulunduğu Misk’e (Bahçesaray/Van)’a doğru soğuk bir günde yola çıkar.  

Batê için artık hazan vakti, yolculuk ve gitme vaktidir. Kış kendini hissetirmiş, mevsim soğumuş, kar dağları kaplamıştır.

Batê yola çıktığında  hava giderek bozmuş, kar ve tipi yolları kapayacak kadar şiddetlenmiş,  ortalığı sis kaplamıştır. Kar, kış, kıyamet Batê’nin yolculuğu sürdürmesine engel olmuş,yoluna devam etme imkanı kalmamıştır. Bu durumda  Mele Batê Berçelan Yaylasında bir mağaraya sığınmak zorunda kalmıştır. Mağaraya sığınsa da,  hava tipiye dönmüş, kar hızlanmış, kısa sürede her tarafı kapatarak mağaraya sığınmasının da bir anlamı kalmamıştır.

Bate’de ne ateş vardır, ne de yemek. Elinde kırık bir kalem ve birkaç parça eski defter.

Çok üşür Batê, donup öleceğini düşünür. Bu nedenle de güç ve takatı tükenmeye, vucudu donmaya başlamadan kalemiyle sararmış yapraklara son şiirini yazar. Hayatının en yalın, en sade ve duygu dolu şiirdir. Zihni bir gelir, bir gider, duygularını içinden geldiği gibi kağıda döker, göz yaşlarıyla birlikte.  

Şiir bitmiş midir bilinmez ama son nefesi de tükenmiştir Mele Bate’nin.

 

Üç beş ay dona kaldığı mağarada kalır cenazesi, baharda ulaşılır kendisine. Göksünde tuttuğu şiir defteri, yere düşmüş kalemi, bedeni kaskatı kesmiştir.  Defter kısmen deforme olsa da, şiir okunaklıdır.

Bate’nin ölüm haberi kısa sürede yayılır dağ köylerine, şiirleri kısa sürede dilden dile dolaşır.

Meleyê Bate sürgün yolunda hazin bir ölümle hayata veda ederken, hayatının son anlarını anlatan şiiri ezberlenir, dengbejler tarafından cemaatlerde söylenir, dilden dile  aktarılır.

İşte o hazan kokan şiiri.

 

"Çirya Paşiyê Pê Da

 

Ji çirya paşiyê pê da                                   
Melayê Bateyê kanê
Sefer kêşa bi Miksê da
Li ser weqtê zivistanê

Zivistanê evî yolê
Evî beryê evî çolê
Mijê avête derdolê
Xwinavê girtî kêstanê

Xwinavê girtî nesrîne
Cemed çêbû li sewlîne
Girya me tê ji bo asmîne
Zerî nayêne seyranê

Zerî tên û diyar nabin
Coşil tên û sitar nabin
Çi cindî tên siyar nabin
Bûye tarî li kolanê

 

Bûye tarî û zulmate
Sir û serma ji nû hate
Yeqîn kanûn eda hate
Binêrin dax û kovanê

 

 

Binêr daxa me êxsîra
Xezam zer bûn rezê mîra
Reyhan barî di avê da
Reyhan barî di eywanê

 

 

 

Perîşan in li hingorê
Ji Comerza gola jorê
Mecalêd Berçela borî
Zerî nayêne seyranê.”

 

İlk Kürtçe Mevlidi  yazan ve bunu en geniş kesimlere ulaştıran, yuzyıllardır okunmasın sağlayan Bate, aynı zamanda bir aşk Destanı olan Zenbilfroş’u da yazmış, şiirlerinde lirik, aşk ve dini konulara ağırlıkla yer vermiştir.

Kendisi hakkında bilgi ve belgeleri, dönemin Çarlık  Rus Başkonsolosu toplayıp, ülkesine götürmüştür. Rusya’nın St. Petersburg Kentinde  Saltikov-Scedrin Kütüphanesinde muhafaza edilen, Bate’ye ait el yazma eserleri, edebi kişiliği hakkında önemli bilgileri barındırır.

"Çarlık Rusyası döneminde, Erzurum Başkonsolosu Alexander Jaba, Petersburg Bilimler Akademisinin talebi üzerine, Erzurum ve çevresinde Kürt dili ve edebiyatı üzerine yaptığı araştırmalarda edindiği bilgilerden ve el yazması ürünlerden sonra kaleme aldığı kitabında Melayê Batê’nin 1417 ile 1491 yılları arasında yaşadığını yazar. Bate’nin Hakkari’ye bağlı Beytüşşebap ilçesinin Batê köyünde dünyaya geldiğini belirten Jaba, Mewluda Kurdî (Mewluda Pêxember, Mewluda Şerîf) eserinin yanı sıra büyük bir divanının olduğunu da söyler. Jaba’dan sonra yazan M. B. Rudenko ise Kürt edebiyatı üzerine yaptığı incelemeleri kaleme aldığı eserinde Melayê Batê’nin Zembilfroş adlı bir manzum eserinin de olduğunu söyler. Melayê Batê’nin  her iki eseri bugün de, Rusya’nın St. Petersburg kentinde, Saltikov-Sçedrin kütüphanesinde mevcuttur. Ancak Jaba’nın sözünü ettiği Divan’ı henüz bulunmamıştır. Jaba, Melayê Batê’nin Divan’ında yer aldığını belirttiği bazı şiirlere çalışmasında yer vermiştir.”**

Meleyê Bate dünya çapında tanınan bir şair olmayabilir. Ama özellikle ölmeden önce yazdığı şiir, dünya edebiyatına benzersiz bir eser olarak kalacaktır.

 

 

Kaynakça:Fehim Işık/İlke Haber.

 

Resim: Nevin Güngör Reşan

Kürtçe Çeviri Mustafa Çepik

 

Hazan'dan Sonra

 

Ah bu kasımdan öteye,

Melayê Bateyî nerede? 

Sefer çıktı Mikse doğru,

Bu kış vakti üzere.

 

Kış vaktidir bu yolun,

Bu civarda, bu sahrada. 

Sis tuttu her yanı,

Çiğ sardı bedeni.

 

Çiğ düştü Van Gölü'ne,

Soğuklar kapladı servilikleri.

Ağlayasımız tutar gökyüzü için,

Güzeller gelmezler seyrana. 

 

Güzeller gelirler de görünmezler,

Aşikar gelirler de gizlenmezler,

Ne yağızlar gelirler de fark etmezler,

Karanlığa kaldı bütün meydan.

 

 

Oldu zifiri karanlık,

Soğuk ve ayaz yeniden.

Takat gerek başa gelene,

Bakın, acı ve özlem...

 

Dağların bir çoğuna bakın,

Yapraklar soldu Mirlerin bağında.

Reyhanlar yağdı sulara,

Reyhanlar düştü avluya.

 

Perişanız kimine göre,

Comerzan'dan yukarı göle,

Geride kaldı Mecalê ve Berçelan,

Güzeller gelmez oldu seyrana.

 

Kürtçe’den çeviren Mustafa Çepik

 

 





 

IdeaSoft® | Akıllı E-Ticaret paketleri ile hazırlanmıştır.